
Söz konusu metnin servis edildiği medya organlarının
beceriksizce hazırladığı görsellerle büromuz ve Grup Yorum üyesi
müvekkillerimiz içişleri Bakanlığı tarafından hedef gösterildi. Bu metnin avukat
arkadaşlarımızın dosyasının Yargıtay'ca incelemeye alındığı günlerde
yayınlandığı dikkate alındığında, bu metinle yargıya müdahalenin hedeflendiği
açıkça anlaşılmaktadır.
Bu tür yöntemlerle İçişleri Bakanlığının açıkça yargıyı
etkilemeye teşebbüs etmesine şaşırmadık.
Tarih boyunca bilinen bir gerçektir ki siyasal iktidarlar
siyasal, sosyal ve ekonomik krizlerini çözemedikleri zaman krizlerini aşmak
için ilk önce halkın aydınları olan avukat, öğretmen, akademisyen, sanatçı,
milletvekili ve gazetecilere saldırmaktadırlar.
Çözülemeyen ve derinleşen kriz, iktidarı her geçen gün daha
da pervasızlaştırmaktadır.
Siyasi iktidar kendisine muhalif avukatları etkisiz kılmak
ve halkı avukatsız bırakmak için avukatları hapishanelere kapatmakta, onlara
159 yıla varan hapis cezaları vermektedir. Onlara, "Bir daha cübbenizi
giyemezsiniz." demektedir.
Her gün işkence haberleri artarak gelmeye devam ediyorken,
polisiniz sokak ortasında insanları katletmeye devam ediyorken, hapishanelerde
tutsaklar insanlık dışı koşullarda yaşamak zorunda bırakılırken, mümkün mü
bizim halkın avukatlığından vazgeçmemiz? Gözümüz körmüş, dilimiz lalmiş gibi
yapmamız mümkün mü?
Siyasi iktidar Grup Yorum'a; "Size konser
yaptırmayız." diyerek halk için üreten sanatçıların sanatını halka ulaştırmasını
engellemeye çalışmaktadır. Mümkün mü, halk açlıktan, yoksulluktan kırılırken
halkın türkülerini yapmayı bırakmak?
Mustafa Koçak'a; "Adaletsizliğe razı olacaksın!"
dediklerinde, razı oldu mu Mustafa? Genç ömrüyle karşı durdu siyasi iktidarın
talimatıyla verilen karara. Gencecik yaşında böyle
bir adaletsizliği kabul etmek, ağırlaştırılmış müebbet
cezasını kabul etmek mümkün mü?
Ölüm oruçları için sorumlu mu arıyor İçişleri Bakanlığı?
Sorumlu bizatihi kendileridir. Ülkemizde adaletsizliği derinleştiren kim varsa
ölüm oruçlarının sorumlusu odur. Adalet taleplerine kulaklarını tıkayan, her
seferinde baskıyı zoru arttıran kim varsa sorumlu odur.
İçişleri Bakanlığı, yayınladığı bu metinle avukat
arkadaşlarımızın dosyası Yargıtay'ca incelemeye alınmışken yargıya açıkça
müdahale ediyor. İçişleri Bakanlığının yaptığı bu müdahale, yargılama sürecinde
ilk değildir:
- Bakanlık,
12 Eylül 2017 tarihinde bürolarımıza yapılan baskınlardan önce, soruşturma
sürecinde yargıya müdahalelerde bulunmuş, kamuoyuna müvekkillerimizi ve bizleri
hedef gösteren açıklamalar yapmıştır.
- Müvekkillerimiz
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın açlık grevi eylemleri devam ederken, İçişleri
Bakanlığı tarafından yine buna benzer bir kitapçık yayınlanmıştır. 2017 yılında
yayınlanan bu metinde de büromuz avukatları hedef gösterilmiş ve akabinde
Nuriye- Semih'in duruşmasından iki gün önce 16 avukat arkadaşımız gözaltına
alınmış ardından 15'i tutuklanmıştır.
- Yargılama
boyunca siyasal iktidar dosyadan elini hiç çekmemiş, her aşamasında müdahalelerde
bulunmuştur. Dosya istinaf aşamasına geldiğinde ise İçişleri Bakanı'nın
avukatlara yönelik açıklamasının hemen ardından İstinaf Mahkemesi bu hukuksuz
kararı yarım sayfalık bir açıklama ile onamıştır.
İçişleri Bakanlığı'nın sitesinde yayınlanan bu metnin
Yargıtay'a müdahale etme amacı dışında bir anlamı bulunmamaktadır. İçişleri
Bakanlığı tarafından yayınlanan bu metinle yargıya "Bu hukuksuz ve
adaletsiz kararları bozmayın." denmektedir.
Siyasi iktidarın talimatıyla başlayan yargılama sürecinin
her aşamasında adil yargılanma ilkelerinin tamamı ihlal edilmiştir. Bu tutum
tüm siyasi yargılamalarda olduğu gibi avukat arkadaşlarımızın yargılanmalarında
da pervasızca sürdürülmüştür. Buna karşı iki avukat arkadaşımız ölüm orucuna
başlamıştır.
Ölüm orucunda olan avukat arkadaşımız Ebru Timtik'in de
dediği gibi:
"İstediğimiz, adaletsizlik karşısında her zaman, her
koşulda yapılabilecek bir şeylerin olduğunun görülmesidir. Bu bir meydan
okumadır. Canımı ortaya koyarak diyorum ki; gerçeği biz söylüyoruz, iddianame
değil."
Gerçeği biz söylüyoruz, İçişleri Bakanlığı ve onun yalan
medyası değil!
HALKIN HUKUK BÜROSU
05.06.2020