
Eyleme çeşitli milletlerden ve yaşlardan yaklaşık 30 kişi
katıldı. Ölüm orucu direnişçilerinin- halkın avukatları Ebru Timtik ve Aytaç
Ünsal ile siyasi tutuklular Didem Akman ve Özgür Karakaya'nın- resimlerinin
bulunduğu pankartlar açıldı ve ayrıca özgürlük ve adalet için ölüm orucunda
şehit düşen Grup Yorum üyeleri Helin Bölek ve İbrahim Gökçek ile adalet
savaşçısı Mustafa Koçak'ın resimleri olan dövizler de taşındı.
Eylemin başında Türkiye-AB ilişkilerine değinilen bir
konuşma yapıldı. AB'nin insan hakları ve yargı reformları defalarca gündeme
getirdiği ancak şimdiye kadar bu konuda hiçbir şey değişmediği hatırlatıldı.
Ve iki taraf arasındaki görüşmelerin gündemi artık
mülteciler, terörizmle mücadele ve ticari ilişkilerinden pek öte geçmediğine,
hak ihlallerin ve yargı müdahalenin gündemde olmadığına dikkat çekildi.
Eylemde, davanın aciliyetine ve farkındalığa rağmen
suskunluğun sürdürülmesinin, sadece adil yargılanma ve yargıya müdahalelerin
sona ermesini talep eden bu ölüm orucu direnişçilerinin öldürülmesine onay
olacağı mesajını verdi.
Zorla besleme ile ilgili olarak ne direnenlerin ne de
ailelerinin zorla müdahale ya da herhangi bir "tedaviye" izin
vermeyeceklerine vurgu yapıldı ve ayrıca "hasta değil adil yargılanma için
direnişteler, dolaysıyla tedavi veya müdahale değil talepleri kabul edilmeli ve
tahliye edilmeleri gerekiyor" dendi.
Zorla müdahalenin insanda nasıl bir tahribat bıraktığını
anlatmak için örnek olarak, 7 yıl boyunca insanlık dışı F tipi hücrelere karşı
ölüm orucu yapan ve uygulanan zorla besleme işkencesi nedeniyle sakat bırakılan
ya da katledilen yüzlerce direnişçiden bahsedildi.
Bütün bunları, bu hapishanelerin AB standardına uygun
olduğunu düşünen Avrupa Birliği de takip etmiştir.
'Avrupa yasaları veya mahkemeleri açlık grevlerine müdahale
hakkında ne söylerse söylesin, insan haklarıyla veya hayat kurtarmayla hiçbir
ilgisi olmadığı' belirtildi.
"En temel hakları kullanmak için açlığıyla cevap veren
birine zorla müdahale etmek açıkça cinayet ve işkencedir" denildi.
Konuşmanın devamında Mustafa Koçak'ın resmi kaldırarak, Şakran
cezaevinde maruz bırakıldığı zorla müdahale suçunu ayrıntılı olarak anlatıldı
ve bu günlerde aynı şeyin farklı hastanelere götürülen ölüm orucunda olan
avukatları Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal için yapılmak istendiğinin uyarısı
yapıldı.
Hayat riski nedeniyle serbest bırakılmalarını emretmek
yerine kendi iradeleri dışında hastaneye götürüldüğü anlatıldı.
Dayanışma eylemi düzenleyen inisiyatifin bir temsilcisi,
Avrupa Birliği binasının içine girerek ve orada olan görevliye eylemin nedenini
açıkladı. Direnişçilerin her an ölebileceğini ve buna açıkça onay vermek
istenmiyorsa derhal sessizliğe sona erdirmek gerektiği belirtildi.
Mesajın kurumun muhataplarına iletileceği sözü verildi.
Eylemin sonunda bir kez daha "Ebru-Aytaç
Onurumuzdur", "Didem-Özgür Onurumuzdur", "Yaşasın
Enternasyonal Dayanışma", "Tüm siyasi tutsaklara Özgürlük"
sloganları atıldı.
Tutuklu Avukatlar ve Siyasi Tutsaklara Özgürlük İnisiyatifi
sözcüsü "Ölümleri Durdurmak için her türlü çaba göstermeye devam
edeceğiz" dedi.