
Her zamanki gibi kilise önündeki heykel meydanında ölüm
orucu direnişçilerinin ve şehitlerinin resmi olan pankartı asıldı, yanında
dövizler yerleştirildi.
Çok insanların
gezdiği geçtiği caddede bildiriler dağıtıldı ve bilgi isteyenlere, yaşanan
süreçle birlikte adaletin yerine gelmesi için Türkiye'de hem sanatçıların hem hukukçuların
ölümü göze almaları gerektiği anlatıldı.
Dün, Ebru Timtik'in zorla tutulduğu Şadi Konuş hastanesi
önünde yaşanan polis saldırısı ve gözaltılar anlatıldı ve Ebru'nun hangi
şartlarda kararlılıkla direnişi sürdürdüğüne dikkat çekildi.
Ayrıca, aylarca süren açlık grevlerine ve adalet kadar
önemli bir konu olmasına rağmen, Avrupa basını da henüz son 48 saatte ölüm
orucuyla ilgili haber yazmaya başladığına vurgu yapıldı.
Avrupa Birliği temsilcileri ise, Türkiye'deki bu can alıcı
konuyu hiç gündeme almayarak, başta Beyaz Rusya olmak üzere dünyanın birçok
ülkeye dönük olarak insan hakları, demokrasi ve adalet gibi kavramları
dillerinden hiç düşürmedikleri ifade edildi.
Oysa, halkın avukatları bugün yargının bağımsızlığı ve
hukuki ilkeleri için can bedeliyle direnerek, ölüme artık birkaç nefese kadar
yaklaştıkları belirtildi.
Açıklama yaparken, etrafında birçok insan toplanmaya
başlayarak dikkatle dinledi ve konuşmayı alkışladı.
Son olarak, orada bulunan tüm insanlara, direnişçiler için
geç olmadan taleplerine sahip çıkarak Adalet Bakanlığı ile Yargıtay'a
seslenmeleri çağrısında bulunuldu.
Saat 19.00'da sona eren eylemi bugün Süryani, İranlı,
Filipinli, Avusturyalı, Latin Amerikalı ve Türkiyeli birçok direniş dostları
sahiplendi.
* Ebru-Aytaç Yaşasın!
* Didem-Özgür Yaşasın!
* Hukuk cinayetinden bir an önce dönerek gerçek cinayete
dönüşmeden haklı talepleri derhal kabul edilmeli.
* Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal Tahliye Edilmelidir!
* Özgür ve Didem'in Talepleri Kabul Edilsin!
* Adil Yargılama ve Yaşam Hakkı Temin Edilmelidir!