Sayın Sergey Lagodinsky'nin Dikkatine
AB-Türkiye Delegasyonu Başkanı, Hukuk İşleri Komitesi
(1.Başkan Yardımcısı)
Sayın Bay Lagodinsky,
Sizlere defalarca seslendik, E-postalarımızı kontrol
edip okuduğunuzu bilmiyorum. Şüphesiz Türkiye'deki durumdan, özellikle bu
günlerdeki ana konu, avukat Ebru Timtik'in vefatı, hukuk ilkesi ve bağımsız
yargı için mücadele eden meslektaşı Aytaç Ünsal'ın yakın ölümü hakkında çok iyi
haberiniz var.
Aytaç Ünsal'ın hayatı mahkemeleri etkilemeye çalışan
siyasi kararların elinde olduğunu biliyorsunuz.
Yargıtay'da tahliyesi ve davanın incelenmesi için
hukuka uygun bir karar beklerken, her dakika her an onu acı içinde
öldürüyorlar.
Tüm kurumlarınız detayları bilir, ve özellikle AB
endişelerini ve başsağlığı diledi. Ancak, tepkisini daha çok Türkiye'deki
yetkililere yöneltildiğini duymak istiyoruz.
Tıpkı, bu harika hukukçunun ve genç adamın hayatını
bürokrasiden ve Erdoğan hükümetinin emriyle çalışan mahkemelerden kurtarmak
isteyen pek çok avukat, baro başkanı, insan hakları aktivisti gibi gece gündüz
endişe içinde olan ve bir kurumdan diğerine koşan karısı ve ailesi gibi.
Nasıl sessiz kalabiliriz buna, siz nasıl izleyebilir
ve sadece "öldüğü için üzgünüm" diyebilirsiniz.
Rica ederiz, çağrımızı bir kez daha kabul edin, bu
avukatların kasıtlı cinayetinden sorumlu olan kişilerle perde arkasında,
önünde, her yerde konuşun.
Net sinyallerinizi bekliyoruz.
Sizin için güç mü? Evet güç!
Ve bu mücadelede hayatını kaybeden avukat için bir
hayli zor oldu, halen mücadeleyi sürdüren ve bu konuyla yakından ilgilenen
herkes için, aylardır, gün be gün, güçtür buna dayanmak.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi şimdi bile inanılırlığının
büyük bir bölümünü, siyasi emirlerden bağımsız karar vereceği olan güveni
dağıttı.
Buna ilişkin olarak, bu davayla ilgili farklı bir
pozisyona sahip olan BM insan hakları uzmanlarından gelen, ek olarak göndermiş
olduğumuz önemli bir açıklamasına da dikkat çekmek istiyoruz.
Avukat Aytaç Ünsal'ın hayatı için her gün ve saatin
belirleyici olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
Ancak, AİHM ne karar verirse versin, ki tamamen
adaletsiz ve utanç verici olduğunu belirtelim, biliyoruz ki tek haklı ve doğru
şey onun derhal serbest bırakılmasıdır.
Bu ülkenin bir bütün sivil toplumu, avukatları, hukuku
bu kararıyla ölüme sevkettiler! Bu dava ile ilgili dünya çapında yükselen
seslerin ardından böylesi bir çıkışa gerçekten inanilir gibi değildir.
Umarız, sözleriniz samimi ve ciddidir.
Gördüğünüz gibi, dünyada Aytaç'ın acil tahliyesini
isteyen yüzün çok üstünde hukuk örgütü ve binlerce hukukçu ve baro var.
Kurumunuz Ebru Timtik'in ardından başsağlığı dilemişti. Bu, sadece insani bir
jest değildi, gaddarlık ve adaletsizlik konusunda farkındalık yaratmakla
birlikte, Aytaç Ünsal'ın yaşam ve adalet mücadelesi aynı trajediyle
bitmeyeceğine dair umut verici ve önemli bir adımdı.
Ama bu inanılmaz AİHM'nin şok edici kararı, bir kez
daha bize işin ciddiyetine hatırlattı ve Aytaç'ın hayatının önündeki bu
engelleri aşmak için mümkün olan tüm enerji ve güçle mücadele etmeye devam
etmeliyiz. Bir mahkemenin bu kadar ölümcül kararlar almasına neden olan şeyi
gerçekten anlaşılır gibi değil.
Aytaç'ın hastanedeki hapishane hücresindeki durumun
sağlığı ve vücudu için işkenceden başka bir şey olmadığı çok açık ve nettir.
Açlık grevine neden devam ettiğini anlamıyor
olabilirsiniz, belki çoğu anlayamıyor, ama Türkiye'deki hukukçular, çoğu
barolar, son aylarda mümkün olan tüm yasal adımları deneyen ve temel bir hak
için ne kadar büyük bir bedelinin ödenmesi gerektiğini kendi gözleriyle gördü
ve sanırım anlamış oldular.
Maalesef bu Türkiye'nin gerçeği. Ama bu hukuksuz durum
Avrupa'ya geçmemelidir. Ya Yargıtay, usulsüzlüklerle dolu olan dosyasının
incelenmesine derhal karar vermeli ya da mahkemenin harekete geçmesi için
birkaç hafta ya da aylar daha gerekecekse Aytaç'ı serbest bırakması gerekiyor.
Aksi takdirde bu kasıtlı cinayet olur!
Umarız, bu konunun aciliyetini anlatabildik ve sizin de
bunu Türkiye'deki yetkililere resmi olarak açıklayacağınızı umuyoruz.
Lütfen bu konudaki her türlü gelişmeyi bize
bildirmekten çekinmeyin. Teşekkür ederiz...