Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı kırsal alanlarda bulunan
Süryani yerleşim yerlerine 9 Ocak’ta yapılan ev baskınında gözaltına alındıktan
bir gün sonra "terör örgütüne yardım etmek" suçlamasıyla tutuklanan
ve kamuoyu baskısının ardından serbest bırakılan Mor Yakup Manastırı Rahibi Sefer
(Aho) Bilecen'in tutuksuz yargılandığı dava 3 Kasım’a ertelendi.
Rahip Aho, 9 Ocak’ta Mor Yakup Manastırına yapılan baskın
sonrasında gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Kamuoyunun gösterdiği tepkilerin
ardından 14 Ocak’ta tahliye edilen Rahip Aho, hakkında adli kontrol
uygulamasına karar verilerek karakola imza vermesi zorunluluğu getirilmişti.
Bilecen, 25 Eylül'de Mardin 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde
ikinci celsesi görülen duruşmaya katıldı.
Duruşmada Süryani cemaati de bulundu. Savunmasında herhangi
bir örgüt ile ilişkisi olmadığını belirten rahip Sefer (Aho) Bilecen, yanına
gelen kişilerin “örgüt üyesi” olup olmadığını bilmediğini ve inancı gereği
gelen kişilere yemek verdiğini söyleyerek beraatını talep etti.
Mahkeme başkanı tarafından gazetecilerin katılmalarına izin
vermeyen davanın bir sonraki duruşması 3 Kasım’a ertelendi.
Ne olmuştu?
Rahip Aho, 9 Ocak’ta Mor Yakup Manastırına yapılan baskın
sonrasında gözaltına alınmış
ve tutuklanmıştı.
Kamuoyunun gösterdiği tepkilerin ardından 14 Ocak’ta tahliye
edilen Rahip Aho, hakkında adli kontrol uygulamasına karar verilerek karakola
imza vermesi zorunluluğu getirilmişti.
Rahip Bileçen hakkında hazırlanan iddianame 20 Ocak’ta
Mardin 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.
İddianamede Rahip Aho’nun hakkında “terör örgütü üyesi
olmak” iddiasıyla cezalandırılmasını isteniyordu.
28 Eylül 2018 günü Nusaybin’e bağlı Dibek kırsal
mahallesinde 6 HPG’linin olduğu ihbarı üzerine bölgede Silahlı İnsansız Hava
Aracı (SİHA) tarafından takip işleminin başlatıldığı belirtilen iddianamede,
HPG’lilerin 30 Eylül 2018’e kadar manastırda saklandıkları öne sürülmüştü.
Olaydan bir yıl sonra 27 Eylül 2019’da teslim olduğu belirtilen HPG’li Müjdat
S.’nin, Rahip Bileçen’in kendilerine erzak verdiği iddia edilmişti.
Rahip Bileçen’in soruşturma aşamasında verdiği ifadesinde
iddiaları kabul ettiği ancak gelen kişilerin örgüt mensubu olduklarını
bilmediğini söylemişti.
Bileçen’in gelen kişilerin örgüt mensubu olduğunu anlaması
üzerine ise, manastırdan ayrılmalarını istediği bilgisi de iddianamede yer
aldı. Savcılık, “…örgüt mensuplarını manastır içerisinde görmesine rağmen,
herhangi bir müracaatının ve bildiriminin bulunmadığı, bu nedenle şüphelinin
devam eden savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu ve şüphelinin suça
konu eylemlerinin anılan örgüte ve örgüt mensuplarına fayda sağladığını bilerek
gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı” değerlendirmelerinde bulunmuştu.
Savcılık iddianamesinde Rahip Bileçen’e yönelttiği “terör
örgütü üyesi olma” suçlamasını sadece bu olay üzerinden savunmasına rağmen
Bileçen’in eylemlerinin “süreklilik ve çeşitlilik arz ettiğini” ileri sürmüştü.
Savcılık, Bileçen hakkında “terör örgütünün hiyerarşisine dâhil olduğu”
değerlendirmesinde de bulunmuştu.
Tutuklanmasının ardından Urfa Barosu İnsan Hakları Komisyonu
üyeleri ile görüşen Rahip Bileçen, avukatları aracılığı ile şu mesajı
paylaşmıştı:
“2018 yılında 2 örgüt mensubu manastıra geldi. Benden yemek
istediler. Ben de verdim. Daha sonra bu tespit edilmişti. Bunun üzerine dönemin
Jandarma Komutanı Metropoliti devreye koyarak benimle görüştüler. Ben inkar
etmedim. Olayın tekrar yaşanmaması için güvenlik önlemi alınmasını istedim
ancak herhangi bir güvenlik önlemi alınmadı.
"Tutanak tutulmasının ardından konunun kapatıldığını
sanıyordum. Kim kapıma gelirse veririm. Dini ve felsefi olarak vermem
gerekiyor. Rahip olduğum için de yalan söyleyemem. Ben bunu herhangi bir örgüte
yardım etmek için değil, inancım gereği yapıyorum. Felsefi anlamda ben ihbar da
edemem. Dini anlamda da böyle. Ben zaten manastır dışına çıkamam.”
Mahkeme başkanı gazetecilerin duruşmayı izlemesine izin
vermezken, bir sonraki duruşma 3 Kasım’a ertelendi.
Rahip Bileçen, bir gizli tanığın ifadesi üzerine, bölgede
yapılan operasyon sırasında gözaltına alınan 13 kişiden biriydi.
Mor Yakup Kilisesi hakkında yukarı Mezopotamya bölgesindeki
en eski kiliselerden biri olarak bilinen Mor Yakup Kilisesi, Süryanilerin Tur
İzlo Dağı olarak adlandırdığı Bagok Dağı’nda MS 309 yılında Nusaybin
piskoposluğuna getirilen Mor Yakup tarafından 313 yılında inşa ettirilmeye
başlanmıştır.
Bazı yazıtlardan ve metinlerden; kilisenin burada bulunan
Nusaybin Katedrali’ne ait vaftizhane binası olarak inşa edildi. Ancak sonraki
dönemlerde katedralin ve diğer yapıların yıkılmasıyla birlikte Mor Yakup
Kilisesi’ne dönüştürüldü.
Kilise yıllar içinde tahrip edildi, 1990’lı yıllardaki köy
boşaltmaları ile birlikte tamamen terk edilmişti.
2006 yılından itibaren boşaltılan köylere dönüşlerin
başlatılması ile beraber bir grup Süryani köylerine geri dönerken, Mor Yakup
Kilisesi de Süryani Cemaati tarafından yeniden restore edilmeye başlanmıştı.
2013 yılında biten restorasyon çalışmalarının ardından
kilise ibadete açılırken, 2013 yılından bu yana rahip Aho kilisede görev
yapıyordu.
Avrupa'dan Süryani Halk Meclisi, faşist AKP iktidarı tarafından
Süryani keşiş Aho Bilece'ye yönelik oluşan tüm suçlamaların ve yargılamaların
sona erdirilmesini ve beraat edilmesini talep ediyor.
Faşist ve Katil AKP Kanlı ve Kirli Ellerini Anadolu ile
Mezopotamya'daki Halkların Tapınaklarından Çekmeli!
Avrupa Süryani Halk Meclisleri