HALKA VE HALKIN İLERİCİ AVUKATLARINA DÜŞMANDIR.
HALKA VE MESLEĞİMİZE YÖNELİK KEYFİ BASKILARA, ZORBALIĞA KARŞI
DAHA FAZLA ÖZGÜRLÜK VE ADALET İÇİN
BİRLİKTE VE DAHA GÜÇLÜ MÜCADELE ETMELİYİZ.
Alexandros Grigoropoulos'un yani hepimizin bildiği adıyla Alexis’in 6 Aralık 2008’de Atina-Exarchia'da polis kurşunuyla katledilmesinin üzerinden 12 yıl geçti. Katledildiğinde 15 yaşındaydı Alexis. Tıpkı Türkiye’de, İstanbul’daki Okmeydanı semtinde, 15 yaşında, polisin gaz mermisiyle katledilen müvekkilimiz Berkin Elvan gibi.
Alexis katledildiğinde de Berkin’in cenazesinde olduğu gibi Yunan halkı yüzbinler olup sokaklara akmıştı. Alexis de, tıpkı Berkin gibi, o günden beri daha fazla ekmek, daha fazla özgürlük ve adalet isteyenlerin mücadelesinde bir bayrak oldu. Ve her yıl özgürlük ve adalet isteyenler, onun öldürüldüğü gün, öldürüldüğü yerde oldular. Onu anmak, anısını özgürlük ve adalet mücadelesinde yaşatmak için…
Alexis’in dostları, yoldaşları ve onun gibi daha fazla özgürlük ve adalet isteyenler bu yıl da yine aynı tarihte, 6 Aralık günü Alexis’in katledildiği yerde bir anma yapmak istediler. Ancak anti demokratik uygulamalarını ve halka yönelik saldırılarını artıran ve Covid-19 pandemisini bu saldırılarına bahane yapan gerici Miçotakis hükümeti buna izin vermedi. Alexis’in katledildiği yere ve çevresine binlerce polis yığdılar. Polisler sokaklarda terör estirdi. Yanyana gördükleri herkese saldırdılar. Yüzlerce kişi, sokağa çıkma yasağını ihlal ettikleri, pandemi nedeniyle alınan tedbirlere uymadıkları bahanesiyle gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Türkiyeli devrimciler, Halk Cepheliler de vardı. Onlarca kişi bu saldırı sırasında yaralandı.
Yunanistanlı meslektaşlarımız, halkın haklarını savunan ilerici avukatlar da bu saldırıların hedefi oldular. Atina Barosu Yönetim Kurulu üyesi meslektaşımız Thanasis Kampagiannis ve beraberindeki meslektaşımız Costas Papadakis, görevlerini yaptıkları sırada, polisin eylemcilere karşı keyfi ve yasadışı güç kullanmasını, işkence yapmasını engellemeye çalıştıkları için yasadışı şekilde gözaltına alındılar ve saatlerce gözaltında tutuldular. Üstelik pandemi bahanesiyle gözaltına alındıkları halde 80 kişi ile birlikte aynı yerde tutuldular ve aynı polisler tarafından, hijyenik olmayan bir şekilde muameleye uğradılar. Böylece pandemi tedbirlerinin, Covid-19’un yayılmasını engelleme amacının gerçek olmadığı, yalnızca bir bahane olduğu da bir kez daha açığa çıkmış oldu.
Meslektaşlarımıza yönelik bu hukuksuz saldırı, bu keyfi gözaltı ne tesadüftür ne de birkaç polisin düşüncesizce hareket etmesiyle sınırlıdır. Bu saldırı planlı ve organize bir saldırıdır. Bu saldırı, Başbakan Miçotakis’in lideri olduğu sağcı Nea Dimokratia hükümetinin halka yönelik her geçen gün artan saldırılarının, faşist baskı ve yasaklarının bir parçasıdır. Bu saldırıları Türkiye’den, Türkiye faşizminin halka ve halkın avukatlarına yönelik saldırılarından tanıyoruz. Türkiye’de faşizm halka yönelik saldırılarını artırıyor, halkı baskı ve terörle sindirmeye çalışıyor. Bunu yaparken de bu keyfi, yasadışı saldırılar karşısında halkın haklarını savunan avukatları da hedef alıyor, gözaltı ve tutuklama tehdidiyle sindirmeye çalışıyor. Bugün Türkiye’de onlarca avukat bu nedenle tutukludur. Halkın Hukuk Bürosu ve Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi 8 meslektaşmız, çalışma arkadaşımız bu nedenle tutukludur. Kısa bir süre önce ölüm orucunda yaşamını yitiren meslektaşımız, halkın avukatı Ebru Timtik de bu nedenle tutsak edilmişti. Ve bu baskılara, bu hukuksuz, keyfi saldırılara boyun eğmeyip direnmeyi seçtiği için katledildi.
Bugün Atina’da yaşanan, halkın haklarını savunan ilerici avukatları hedef alan saldırı da bundan farksızdır. Türkiye’de, Yunanistan’da veya başka herhangi bir ülkede bütün gerici iktidarlar, faşist yönetimler ilerici avukatlara, halktan yana avukatlığa düşmandır. Aralarında birçok çıkar çatışması olsa da hepsi halka ve halkın ilerici avukatlarına düşmanlıkta ortaktırlar. Saldırılarını tek bir merkezden yönettiklerini, bu nedenle dünyanın her yerinde savunmaya, halktan yana ilerici avukatlara yönelik baskı ve saldırıların arttığını biliyoruz. Ancak bizler, halkın haklarını savunan; gerici iktidarlara, emperyalizme ve faşizme karşı özgürlük ve adalet mücadelesinde yer alan ilerici avukatlar olarak bu saldırılar karşısında yılmayacağımızı, geri adım atmayacağımızı, daha fazla özgürlük ve adalet istemeye, bunun için mücadele etmeye devam edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.
Antifaşist, antiemperyalist mücadele enternasyonal dayanışmayı, birlikte mücadeleyi gerekli ve zorunlu kıldığı gibi avukatların ve avukatlık faaliyetinin bir kez daha saldırıya uğraması karşısında da dayanışma ve birlikte mücadele zorunludur.
Bu nedenle meslektaşımızla dayanışma içinde olduğumuzu ilan ediyor; tüm meslektaşlarımızı, baroları ve hukuk örgütlerini avukatları ve avukatlık faaliyetini hedef alan bu saldırı karşısında dayanışmaya ve birlikte mücadeleye çağırıyoruz.
HALKIN HUKUK BÜROSU/ENTERNASYONAL BÜRO
PEOPLE’S LAW OFFICE / INTERNATIONAL OFFICE