Liderler devrim savaşında masa başında oturmazlar
Bu savaşta en ön safta savaşırlar..."
Ulaş Bardakçı 19 Şubat 1972 İstanbul Arnavutköy’de
kuşatıldığı evde çatışarak şehit düştü.
Ulaş bir öncüdür. Tıpkı Mahir gibi, Cevahir gibi...
Ulaş'tan öğrendiklerimizle sürüyor mücadelemiz...
Enternasyonalisttir. 6 Ocak 1969'da Vietnam kasabı diye
bilinen ABD Ankara büyükelçisi Robert Kommer'in ODTÜ'ye gelişinin protesto
edilmesinde kitle eylemini örgütleyendir. Öğrenciler kitle halinde Komer'in
arabasını kollarıyla kaldırarak devirip ters çevirirler; ardından, arabanın
deposundan aldıkları benzinle, arabayı ateşe verirler. Bu tarihsel eylemi
gerçekleştirenler, Sinan Cemgil, İbrahim Seven, Taylan Özgür ve Ulaş
Bardakçı'dır.
17 Nisan 1971'de İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom,
kaçırılır. Ulaş, bu eylemin de planlayıcıları ve uygulayıcıları arasındadır.
"Dediğimizi yapmalıyız" der Ulaş...
"Dediğimizi yapmalıyız!".
Bu emperyalizme, siyonizme, faşizme devrim cephesinden
haykırılan kararlılığın ifadesidir.
Bu, savaş ve zafer andıdır.. Efraim Elrom'u ezilen dünya
halkları adına cezalandırırlar.
Ulaş'ın mavzeri türkü söylüyordu. Artık hep böyle ölecekti
bizimkiler.
Nesilden nesile geçecek bir geleneğin yaratıcısı,
başlangıcıydı onlar. Ulaş'ın ilk satırlarını yazdığı türkü, 30 Mart 1972'de
Kızıldere'de bir manifestoydu artık... Bizler bu manifesto'nun yolunda
ilerliyoruz. Mahir’lerin, Cevahir'lerin, Ulaş'ların mirasına sahip çıkmak
görevimizdir.
Yıllar sonra aynı ezgi dilimizde tilililere dönüştü.
Niyazi'ler, Sabo'lar, Sinan'lar, Sibel'ler, Berdan'lar, İdil'ler, Şafak'lar,
Bilgehan ve Leyla'lar ve bugün Helin, Mustafa, İbo ve Ebru'larla çoğalıyor
Ulaş...
Ulaş'ın türküsü, ülkemizin yoksul sokaklarından Dersim'in, Torosların,
Karadeniz'in, Ege'nin dağlarına kadar her yerde yankılanıyor.
Anadolu ihtilali onların bıraktığı mirasla büyümektedir
şimdi. Onların bıraktığı mirasla yürüyor zafere... Onların bıraktığı şiarı
yayıyoruz Anadolu'nun dört bir yanına...
Mahir Hüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş!
Avrupa Dev-Genç