Boğaziçili öğrenciler, Melih Bulu'nun dışarıdan rektör
olarak atanmasına "kayyum rektör istemiyoruz" diyerek isyan ettiler.
Haklı bu isyanları, faşizmin bilindik yöntemleriyle bastırılmaya çalışıldı
ancak öğrencilerin ve akademisyenlerin kararlı duruşuyla bir ayı aşkındır süren
bir direnişe dönüştü. AKP faşizmi, Boğaziçi direnişini, polis saldırılarıyla,
gözaltı, tutuklama ve işkencelerle bastıramadı.
Yüzlerce gözaltı ve onlarca tutuklamaya rağmen direniş
sürüyor.
Faşist Cunta İktidarı AKP ile sürüyor.
1946 yılında getirilen bir yasa ile rektörlerin seçimle iş
başına gelmesi öngörülmüştü. Bu 1980 faşit cuntası iktidara gelince değişmiş ve
rektör atamaları cunta tarafından kurulan Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından
yapılmaya başlanmıştır. 1992 yılında getirilen yeni yasa ile rektörlerin
tekrardan seçimle görevlendirmeleri sağlanmıştır. Ancak AKP faşizmi "fetö
darbesi" bahanesiyle çıkardığı bir KHK ile Cumhurbaşkanına rektörleri
atama yetkisi vermiştir. AKP, atadığı kadroları ile faşizmini her alana taşımak
istemektedir.
Bir gecelik KHK’larla binlerce insan işinden ekmeğinden
edildi. AKP’nin katil polisinin kurduğu komplolarla yüzlerce insan tutuklandı,
onlarca yıllık hapis cezalarına çarptırıldı. AKP, düzenin yasalarını bile hiçe
sayarak, yine kendi kurduğu sandıklarda seçilmiş belediye başkanlarını görevden
aldı, tutuklattı ve yerine kayyumlar atadı. Faşizmin, Boğaziçi Üniversitesi
hamlesi bütün bunlardan bağımsız düşünülemez. Ülkemizde akademik alanda yaşanan
gerici faşist kadrolaşma, faşizmin yukarıda saydığımız KHK saldırılarıyla
bağlantılıdır. Yapılan bir araştırmaya göre (Prof. Dr. Ergin Karadağ,
Üniversitelerin Akademik Durumu) Scopus ve Web of Science gibi veri tabanları
baz alındığında görülüyor ki; birincisinde ülkemizdeki rektörlerin sadece
dörtte birinin, ikincisinde ise üçte birinin bir makalesi var. Beş yıl önce
hiçbir ilahiyatçı rektör yokken, bugün rektörlerin %8,6'sı ilahiyat kökenli.
Bu direniş bütün üniversitelere yayılmalıdır. Açıktır ki,
faşizm denen yılan KHK’lar ve başka her türlü yolla, bütün halk kesimlerini
ısırmadan durmayacak. Onu durdurmak bizim elimizde. Memuruyla, akademisyeni-
öğrencisiyle, işçisi- işsiziyle, sanatçısıyla, avukatıyla bütün halk
kesimlerinin kararlılıkla ve militanca direnmesinden başka yol yoktur.
Faşizmin halk düşmanı düzenine mecbur değiliz. Kurtuluş
ellerimizde. Birleşelim, savaşalım, kazanalım.
Boğaziçi Üniversitesi Direnişini Selamlıyoruz!
Boğaziçili Akademisyenler ve Öğrenciler Yalnız Değildir!