Emperyalizmin krizine bağlı olarak AKP faşizminin yönetememe
krizi gittikçe derinleşmektedir. Her gün artan açlık, yoksulluk ve
adaletsizlikler üzerine halkın yükselen öfkesini bastırmak isteyen AKP faşizmi
15 Temmuz 2016'da yaşanan darbe girişimini bahane ederek OHAL ilan etti.
Olağanüstü hal ile halka karşı açılan savaşla binlerce kamu emekçisi işinden
ihraç edildi. Bunun anlamı daha çok açlık, daha çok yoksulluk, daha çok
adaletsizlikti.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde akademisyen olarak
çalışırken görevinden ihraç edilen Nuriye Gülmen 9 Kasım 2016 tarihinde Ankara
Yüksel Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde "İşimi Geri
İstiyorum" talebiyle direnişe başladı. Bu direniş, OHAL adı altında halka
karşı açılan savaşa halkın bir cevabı olma niteliğini taşıyordu. Çıkarılan
kanun hükmünde kararnamelerle her türlü demokratik hakkı rafa kaldıran AKP
faşizmi bu sesin, halkı harekete geçirecek bir kıvılcım olacağını biliyordu.
Polis Nuriye Gülmen ve direniş destekçilerine her gün saldırdı. Sayısız kere
gözaltı yapıldı. Direnişçiler yerlerde sürüklendi, başkentin göbeğinde, sokak
ortasında işkence gördü. Pankartları, dövizleri, çadırları polis tarafından
çalındı. On binlerce liraya ulaşan para cezaları yazıldı. Amaç halkın artan
baskılara karşı yükselen direnişini bastırmak, direnişi kırmaktı.
Başaramadılar! Nuriye Gülmen'in oturma eylemiyle başlayan
direnişi süresiz açlık grevine evrildi. Ve AKP faşizminin korktuğu başına
geldi. Halk yüzlerle, binlerle sahiplendi direnişi. Çünkü faşizmin baskılarına
ve saldırılarına karşı tek gerçek politika direnmek olabilirdi. Direniş sansürü
ve her türlü baskıyı deldi. Direnişçilerin tutuklanarak hapishanede tutsak
edilmesi, hapishane koşullarında işkence görmeleri de sonuç vermedi.
"İşimi geri istiyorum" talebiyle başlayan direniş dalga dalga
yayılarak tüm Anadolu'ya yayıldı. Ve halkın adalet talebi ülkenin her yerini
sarsmaya başladı. Nuriye direnişiyle halklara umut oldu. 9 Kasım 2016'dan sonra
tek bir KHK yayınlanmadı. Bu direnişin siyasi bir zaferiydi.
TEK BİR DİRENİŞÇİ, ZULMÜN KALELERİNİ SARSABİLİR.
Sarsmıştır. Nuriye Gülmen’ in 324 günlük açlığı, 34 kilo
kalan bedeni milyonları harekete geçirmiştir.
Bugün;
Ege'de, Karadeniz'de doğayı talan eden HES'lere, JES'lere
karşı 7'den 70'e direniyor halk. Kepçelerin, dozerlerin önüne yatıyor.
İşinden atılan işçiler işyerlerinin önünde direnişe geçerek
işlerini geri istiyorlar.
CHP'li Şişli Belediyesi'nin işten attığı ve kazandığı
davalarla 700 bin işçiye emsal karar yaratan belediye işçisi Turan Aktaş ve
arkadaşları direnişlerinin 762. gününde.
İşini geri isteyen Türkan Albayrak direndi ve kazandı.
Demokratik üniversite mücadelesi veren, yurt sorunu yaşayan
öğrenciler direniyor.
Sağlık emekçileri pandemi koşulları nedeniyle yaşadıkları
baskılara karşı direniyorlar.
Ve daha birçok nedenle adaletsizliğe maruz kalan halk
sokaklarda, meydanlarda direnmeye devam ediyor.
Roboski'de katledilen 33 köylünün aileleri adalet istiyor.
Çorlu Tren Katliamı'nda katledilenlerin aileleri adalet istiyor. Murat Oğraş'ın
ailesi adalet istiyor.
Nuriye Gülmen tam da bu adalet taleplerinin ortasındadır. O,
Ege köylerinde jandarma karşısına dikilen yaşlı analarımızın yanındadır.
Karadeniz yaylalarında dozerlerin önüne yatan analarımızın yanındadır.
Roboski'li ailelerin yanıbaşındadır.
Nuriye Gülmen tüm bu direnişlerin içindedir, tam
ortasındadır. O, adalet talebini yalnızca mahkeme salonlarında değil, hayatın
ve halkın içinde haykıran halkın avukatlarının direnişindedir. Zulme karşı
halkın türkülerini yükselten halkın sanatçılarının direnişindedir.
NURİYELER'İN YAKTIĞI ADALET KIVILCIMI BUGÜN HALKIN
ELLERİNDEDİR!
Halk direnir. Ama meydanlarda, ama sokaklarda... Okullarda,
fabrikalarda, hapishanelerde... Halk direnir. Adaletsizlik varsa; direniş de
olacaktır. Tarih böyle yazılmıştır, böyle yazılacaktır. Dönem dönem faşizmin
baskı ve terörü artabilir; buna bağlı olarak demokratik mücadele faşist terörle
bastırılabilir. Fakat adaletsizlik olduğu sürece; direnenler, Nuriyeler de
mutlaka olacaktır. Anadolu, umudun yeşerdiği topraklardır. Bu topraklarda umut
hiç bitmedi, bitmeyecek.
Biz Direnişler Meclisi olarak ülkemizdeki tüm direnişleri
birleştirmeye ve faşizme karşı tek yumruk haline getirmeye adayız. Nuriye
Gülmen halkın ellerindeki direniş ateşinin kıvılcımı olma onurunu yaşamıştır.
AKP faşizminin kini bundandır. İkinci bir Haziran Ayaklanması korkusuyla yanıp
tutuşan AKP faşizmi; halkın yükselen direnişlerinin ateşinin içinde yanıp
kavrulmaktan kurtulamayacaktır.
Yargılandığı davada sahte deliller üretilerek 520 gündür
tutuklu bulunan Nuriye Gülmen'e bir komplo dosyası hazırlanmıştır. Öyle
tutarsızlıklarla dolu bir komplodur ki bu; Nuriye Gülmen gözaltına alındığı
sırada yanında bulunduğu iddia edilen SD kartın incelenme tarihi tutanaklarda
gözaltı tarihinden bir gün önce olarak görülmektedir. AKP'nin polisi; var
olduğunu iddia ettiği bir SD kartı, daha ellerinde yokken incelediğini
söylemektedir. AKP faşizmi böylesine tutarsız yalanlarla dolu olan içi kof bir
dosyaya sarılıyor. Bunun adı acizliktir...
NURİYE GÜLMEN'İ AKP FAŞİZMİNİN ELİNE BIRAKMAYACAĞIZ!
Artan açlık ve yoksulluk üzerine halkın öfkesi büyüyor. AKP
faşizmi hala ikinci bir Haziran Ayaklanması korkusuyla yatıp kalkıyor. Gece
yataklarında direnen ve hesap soran bir halkın kabusuyla uyanıyorlar. Çünkü
direnen tek bir insan zulmün kalelerini sarsabilir. Çünkü yenilmeyen tek
komutan direniştir. Ve direnme kararı almak daha baştan zaferi kazanmak
demektir. Ve bizler Nuriye için de direneceğiz. Adalet talebimizi Nuriye için
de haykıracağız. Biz kim miyiz? Halkız!
Sonuç olarak;
Nuriye Gülmen, AKP faşizminin OHAL adı altında halka karşı
açtığı savaşta işinden ihraç edilen on binlerce kamu emekçisinden biridir.
Ekmeksizliğe ve adaletsizliğe mahkum edilmeyi kabul etmemiş halkın adalet
direnişinin kıvılcımı olmuştur. AKP faşizminin Nuriye Gülmen'e yönelik kini;
bunun bir sonucu olarak komplo dosyalar hazırlatarak onu tutuklatması
bundandır.
Yüksel Direnişi 1891. gününde hala sürmektedir. Direnişe
yeni halkalar eklenmiştir; Yüksel TV, Direnişler Meclisi gibi kurumlaşmalarla
direniş kalıcılaşmıştır.
Yüksel Direnişi'nin yaktığı adalet kıvılcımı halkın elinde
bir direniş ateşine dönüşmüştür. Bu ateş Direnişler Meclisi ile halkın büyüyen
öfkesini bir volkana dönüştürecektir. Halkın hesap soracağı günün korkusuyla
yanıp tutuşan AKP faşizmi bu ateşten kaçamayacaktır.
Bizler Direnişler Meclisi olarak Nuriye Gülmen için adalet
istemekten vazgeçmeyeceğiz. Halkın adalet mücadelesini her koşul ve şart
altında sahipleneceğiz.
Komploları Boşa Çıkaracağız!
Nuriye Gülmen Derhal Serbest Bırakılsın!
Direnişler Meclisi