NATO, ABD ve AB'nin Savaş Provokasyonlarına Son! Doğu
Ukrayna'daki anti-emperyalist ve anti-faşist güçlerle dayanışma!
Son günlerde Donbas ve Rusya etrafındaki gelişmeler çok
hızlı değişiyor. 24 Şubat dünya “Rusya’nın Ukrayna’ya saldırdığı” haberleri ile
uyandı.
Gelişmeleri ve olayları bir bütünlük içinde tam anlamıyla
değerlendirebilmek için, biraz daha izlemek ve olaylar seyrinde tahlil etmek
gerekir. Ancak bazı şeyleri bugünden söyleyebiliriz.
Biz daha düne kadar, Rusya’nın Donbas’ı bağımsız bir devlet
olarak tanımasını tartışıyorduk.
Emperyalist medya feryadı figan “uluslararası hukukun ihlal”
edildiğini iddia ediyordu. Biz tam bu iddialara açıklık getirmek isterken,
Rusya’nın askeri operasyonu da gündeme geldi.
Ukrayna devleti, 8 yıldır Donbas’a karşı açık bir savaş
yürütüyor. NATO ve AB destekli Ukrayna ordusu ve faşist milisleri Doğu Ukrayna
halkına karşı sürdürdüğü bu savaşta resmi rakamlara göre bugüne kadar 13 bin
kişi katledildi.
Son haftada Ukrayna Donbas’ı adeta yayılım ateşine tuttu,
Donbas halkının başına bombalar yağıyordu.
Rusya devletinin bölgedeki çıkarları bir yana, son yıllarda
gelişen olayları göz önünde bulundurursak savaşın nasıl ortaya çıktığını çok
açık görebiliriz:
ABD ve AB, 2014 yılında destekledikleri faşist darbeyle
birlikte Ukrayna'yı tamamen kendi kontrolü altına almaya çalıştılar.
Ukrayna'nın NATO üyeliğini dayatan emperyalizmin, Rusya'ya yönelik siyasi ve
askeri kuşatmayı büyüttü ve savaşın çıkması için zemin hazırladı.
Emperyalist medya Rusya’yı “uluslararası hukuku ihlal
etmekle suçlarken, Ukrayna’nın Donbas halkını katlettiğini tek bir kelimeyle
ağzına almıyor.
2014 yılında 3 garantör ülkenin teminatıyla Donbas’daki
savaşiı durdurmak için, Ukrayna ve Donbas’lılar arasında “Minsk anlaşması”
imzalandı. Bu imzayla birlikte anlaşmanın kendisi “BM garantörlüğü altında
uluslararası hukukun” bir parçası oldu.
Bununla birlikte, Rusya dışında kimse Minsk anlaşmasının
gereğini yerine getirmedi.
13 maddeden ibaret olan Minsk anlaşması neyi içeriyor?
En başta ağır silahları Donbas’dan çıkarmayı. Doğruyu söylemek
gerekirse, bunu her iki tarafta yapmadı.
Sonra en başta Donbas’dakileri “muhatap” alıp, sorunu
diyalog yoluyla çözmeyi.
Ukrayna bunu 8 yıl boyunca bir kere bile yapmadı.
Donbas’daki temsilcileri asla muhatap almadı.
Minsk anlaşmasına göre, Ukrayna anayasasında bir değişiklik
yapılıp, Mart 2015’e kadar o bölgenin özerkliğini garantileyecekti.
AGİT gözetiminde 2015’un sonuna kadar yerel seçimlerin
yapılmasını sağlayacaktı.
Donbas’daki anti-faşistlerin ceza yaptırım gibi kaygıları
olmaması için, genel af’ın çıkması gerekiyordu.
Anlaşılacağı gibi, Rusya’nın aslında hiçbir şekilde Donbas’ı
Ukrayna’dan ayırmak gibi bir amacı yoktu.
Ukrayna altına imzasını attığı Minsk anlaşmasına uysaydı,
Donbas’da 2015’den beri barış sağlanmış olurdu.
Ukrayna hiçbir zaman uymadı. Ekim 2021 yılında, garantör
ülke olan Almanya ve Fransa, “Ukrayna’nın artık Donbas’lılar ile görüşmesinin
bir gereği kalmadığını” söyleyerek Minsk anlaşmasını gömdü.
Ancak buna rağmen suçlanan taraf hep Rusya olmuştur.
Minsk Anlaşmasını Kim İhlal Etti?
Usulararası Hukuku Kim İhlal Etti?
En başta şunu belirtmekte fayda var: Minsk anlaşmasının 13
maddesinin hiç birinde, “Rusya Donbas’ı bağımsız devlet olarak tanıyamaz” diye
ibare geçmiyor. Ki Rusya garantör ülke, zaten anlaşmanın bir parçası değil.
Rusya Donbas’ın bağımsızlığınıj tanıyarak Minsk anlaşmasını
gömdü mu? Uluslararası hukuku ihlal etti mi?
Bir yerde evet, Donbas’ı tanımakla Minsk anlaşması öldü.
Çünkü artık Ukrayna’ya geri verilmesinin zemini kalmadı. Ama ihlal eden “en son ülke” oldu…
Hemde 8 yıllık ısrarlı bir çabadan sonra.
Peki, uluslararası hukuku ihlal etti mi?
Hem evet, hem hayır.
Uluslararası hukuk iki ilkeyi ön görüyor. Bu iki ilke
birbirleriyle çelişiyor.
Birisi ülkenin toprak bütünlüğü.
Diğeri Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı.
Donbas neden bağımsızlğını istedi? Çünkü Kiev’de
emperyalizmin darbeyle başa getirdiği faşist, neo-nazi bir iktidar var.
Donbas’lılar ise anti-faşist bir kopuşu gerçekleştirdiler.
Bu kopuş İngilizce’de “secession” diye bilinir
Bu yönden uluslararası hukuk Donbas’ın kopuşunu kapsamı
oluyor.
Ayrıca Uluslararası Adalet Divanının “Kosovo” kararı var ki,
bunun sayesinde fazlasıyla kapsıyor.
O zamanlar emperyalistlerin çıkarına uygun olduğu için,
Kosovo’nun Yugoslavya’dan ayrılmasını uluslararası hukukun ihlali olarak
görmediler.
08 Ekim 2008 yılında bu konu Lahey’deki Uluslararası Adalet
Divanına taşında. 22 Haziran 2010 yılında Lahey’deki mahkeme, Kosovo’nun
bağımsızlık ilanı uluslararası hukuku ihlal etmiyor” şeklinde karar verdi.
Kosovo için geçerli olan, her yer için, yani Donbas içinde geçerli.
Tartışma aslına burada noktalanıyor.
Rusya’nın Ukrayna’ya Askeri Operasyonu
Biz Anti-Emperyalist Cephe olarak her zaman emperyalizmin
karşısında ve halkların yanında yer alırız. Bize bu ilkeler kılavuzluk eder.
Rusya’nın Ukrayna’ya askeri operasyon düzenlemesinde de bu
ilkemizi göz önünde bulunduruyoruz.
Olanlar asıl olarak Ukrayna halkına oluyor. Buda kesinlikle
istenilen bir şey değil.
Ama bunun sorumlusu da, her işbirlikçi iktidar gibi, Ukrayna
hükümeti. Şu anda halkını felakete sürüklüyor.
Rusya defalarca Ukrayna’nın NATO’ya girmesine karşı olduğunu
belirtti. NATO’nun, böylece özellikle ABD, ama bir şekilde AB emperyalizmin
burnunun dibine kadar gelmesini tehdit olarak algıladığını defalarca belirtti.
Gelişmeleri takip ediyoruz.
Emperyalizm Donbas ve Ukrayna halkından kanlı ellerini
çeksin.
Emperyalizm çekilirse, hiçbir halkın sorunu kalmaz.
Anti-Emperyalist Cephe