Direnişimiz bencilliğe karşı fedakârlığımız,
Korkuya karşı cesaretimiz,
Esarete karşı özgürlüğümüz,
Yok edilmek istenen varoluşumuzdur.
Devrim yaşama arzumuzu büyüttüğümüz zorunluluğumuzdur.
"Devrim İnsanın Yazgısına Karşı Koyması, Hakkını İstemesidir.."
Yaşadığımız dünyada kadınların maruz kaldığı ayrımcılık, yaşadıkları sömürü ve şiddet tamamen sınıfsaldır.
Ve iktidarlarda olan sınıfın halka ve kadınlara bakış açısından bağımsız değildir.
Bütün dünyada emperyalist sömürü ve savaşlar beraberinde kadınlar için açlık, yoksulluk, cinsel sömürü ve aile içi şiddeti getirmektedir.
Ülkemizde kadın cinayetlerin aile içi şiddetin, tecavüzlerin sorumlusu AKP iktidarının ta kendisidir. Bugün dahi dünyanın “en gelişmiş” ülkelerinde bile kadınların bütün yaşamsal koşulları içinde uğradığı fiziksel, psikolojik ve cinsel sömürüsü artarak devam etmektedir.
Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde bir şekilde şiddete maruz kalmış kadınların oranı %40'lara dayanmaktadır. Burjuvazinin kadına istediği özgürlük kadının metalaştırılmasıdır. Kadına kendi bedenini satma özgürlüğü, az ücrete erkekle aynı işi yapma özgürlüğü vermiştir burjuvazi. Yapısı itibari ile, kadınların yaşadığı tüm sorunların kaynağı kapitalizmdir,
üretim araçlarını elinde tutan burjuvazidir.
Yaşadığımız Avusturya’da her yıl binlerce kadın, kadın sığınma evlerine başvurmaktadır.
Avusturya ise Avrupa Birliği (AB) içinde en fazla kadın cinayeti işlenen ülkeler arasında yer almaktadır. Ülkede sadece 2021 yılı içinde 31 kadın öldürüldü. Avusturya hükümeti tarafından yapılan bir araştırmaya göre; 2010-2020 yılları arasında 319 kadın çoğunlukla eşleri veya eski eşleri tarafından öldürülmüştür...
Faşizm ve Emperyalizmle yönetilen ülkelerde ise bu çelişki ve dolayısıyla kadınların maruz bırakıldığı sömürü ve şiddet daha da büyüktür. AKP faşizmi kadınların da düşmanıdır.
Kadın katillerinin, tecavüzcülerin korumalığını yapmaktadır.
Kadın cinayetlerinde Dünya’da ilk sıralarda olması, AKP iktidarının katillere ve tecavüzcülere cezasızlık politikasının sonucudur.
Adalet istiyoruz, Alacağız...
Kadınlarımızın Kurtuluşu devrim ve sosyalizmdedir...
Sosyalizmin tarihi bunun en canlı kanıtıdır.
Ekim devrimi öncesi ve sonrasına baktığımızda
SSCB'de kadın haklarına, hayatın her alanındaki sosyal yaşam biçimlerine bakmak, değerlendirmek ve anlam yüklemek yeterlidir...
Devrimin ilk yıllarında Lenin” kadını köleleştiren yasalardan geriye taş üstünde taş kalmamıştır” diyordu. Çünkü, kadını yasal olarak evde babasının ya da kocasının kontrolüne bırakan, kadınlara yüksek eğitimi yasaklayan, kadına kamu alanında çalışmayı yasaklayan Çarlık Rusya’sının aksine; Sovyetlerde kadın hakları büyük bir sıçrama yaşamış, süreç içerisinde sosyal alandan eğitime, kamusal alandan ülke yönetimine katılıma kadar kadınlar birçok alanda bugün dahi en “modern” ülkelerde yaşayan kadınların ancak imrenerek bakabilecekleri bir statüye kavuşmuşlardı.
Günümüz dünyasında ise Kübalı kadınların Sosyalizm ile elde ettikleri kazanımlarla ülkede bugün yürürlükte olan Halk Gücü Ulusal Meclisi’nin yarısı kadınlardan oluşmaktadır.
Kamu sektöründe çalışanların %48’i, Ülke genelinde üniversite mezunlarının %60’ı kadınlardan oluşmaktadır. Daha birçok alanda kadınların çok büyük bir parçası oldukları devrimci savaş sonrası gelen sosyalizmin iktidarında elde ettikleri kazanımları sayabiliriz. Bugün dünyanın hiçbir ülkesinde bu hakların ya esamesi bile bulunmamakta ya da her şey kâğıt üzerinde kalmaktadır.
Kadın Hakları, sözleşmeleri adı altında çözüm diye sunulan düzen içi reformlar, düzenlemeler “hiç yoktan iyidir”ci, sorunu sınıfsal niteliğinden yoksun değerlendirenlerin korkaklığı, kadınların köleliğini uzatmaktan, bu alçak, çürümüş düzeni meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramamıştır, yaramayacaktır. Bu anlayışın kadınların emekçi kimliğine dahi saygıları yoktur.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dahi onlar için sadece “Kadınlar Günü”dür. Kadınların sınıfsal ezilmişliğinin, katledilen 121 kadın dokuma işçisinin, sosyalist kadınların 8 Mart’ı yaratan tarihsel mücadelesinin inkarında düzenle aynı yerde saf tutmaktadırlar.
Evet Devrime Meşaledir Bizim Kadınlarımız. Kadının özgürlüğü Devrim ve Sosyalizm için Savaşmaktan geçer...
Devrimci kadınlarımızın ellerindeki meşale, kadınlarımızın özgürlüğe giden yollarını aydınlatmaya devam ediyor...
Sabo’dan İdil'e, İdil'den Helin’e, Helin'den Ebru'ya, Ebru'dan Birsen'imize kadar Devrim ve Sosyalizm için Şehit Düşen Kadınlarımız Kurtuluş yolunu incelikle ve kopmaz bağlarla her daim yaşatmaya devam ediyorlar...
Devrimin sönmeyen meşalesi Bugünkü Adalet Mücadelemizde Ayten'den Nuriye'ye, Nuriye'den Ölüm Orucu Direnişçisi Sibel Balaç ile Emperyalizme ve faşizme karşı onurlu direniş geleneğimizle Tarihe yeni halkalar ekleyerek devam ediyor...
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz!
Birsen Kars Kavgamızda Yaşıyor!
Selam Olsun Adalet Savaşçısı Sibel Balaç'a!
Avusturya Halk Cephesi