Tarih 12 Mart 1995... MGK’da alınan karar ile kontrgerilla, Gazi Mahallesi’nde kahvehane tarayarak bir Alevi dedesini katletti.
Katliam kararı, DYP-CHP Koalisyon
iktidarında gerçekleştirilen bir kontrgerilla katliamdır.
Amaç, halkı korkutup sindirmekti.
Başaramadılar!
Katliam duyulur duyulmaz, Cepheliler,
Çayan, Okmeydanı, Armutlu ve örgütlü oldukları tüm mahallelerden binlerce
kişiyle Gazi’ye yürüdü. O gece, katliamı duyan binlerce insan Gazi’ye gitti.
Halkımızın katliama cevabı,
ayaklanmaydı. Öfkeli halkımız, şehidimiz Ali Haydar Çakmak’ın “Hedef karakol”
şiarıyla karakola yöneldi.
Mesele Alevi-Sünni sorunu değildi.
Katliamı yapan devletti. Halkımız, Cepheliler’in önderliğinde öfkesini devlete
gösterdi. Hesabını devletten sordu. Barikatlar kurdu; günlerdir çatıştı.
Gazi ve Ümraniye’de toplam 18 kişi,
polis tarafından katledildi. Tüm katliamlarda olduğu gibi, devlet katillerini
korudu ve katiller cezalandırılmadı.
Gazi Ayaklanması, tarihteki yerini,
şanlı bir ayaklanma günü olarak aldı.
Her ayaklanma, her direniş, bir
sonraki ayaklanmanın, direnişin kaynağıdır. Örnektir, güç kaynağıdır.
Ayaklanmanın yarattığı moral güç,
halka duyulan inanç ve cüretle onlarca direniş örgütlenmiş, bütün ülkeyi
kapsayan Haziran Ayaklanması yaratılmıştır.
Bugün de Turan Aktaş’ın, Yüksel
Direnişçileri’nin, Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım’ın Ölüm Orucu direnişinde
sürüyor, Gazi Ayaklanması.
Gazi’de katliam yaparak bitirmek
istedikleri buydu.
Bitiremediler!
Gazi Ayaklanması’nın gücüyle
direnmeye, mücadele etmeye, savaşmaya devam ediyoruz.
Gazi Katliamını Unutmadık,
Unutmayacağız!
Gazi’nin Hesabını Soracağız!
12.03.2022
Yunanistan Özgür Tutsakları