Adalet için bedenlerini açlığa yatıran iki devrimci, Sibel
Balaç ve Gökhan Yıldırım ile dayanışma amacıyla yaptığım 30 günlük açlık
grevimi 26 Nisan Salı günü sonlandırdım.
"Adalet güneş gibidir, kalan her şey onun etrafında
döner"
Adaleti halka çok gören AKP faşizmine karşı direnen Sibel ve
Gökhan bu halkın en onurlularından, iki yiğit devrimcidir. Halkın adalete olan
açlığını gidermek için direniyor, faşizm ile halk arasında barikat oldukları
gibi yol gösteriyorlar. Halk adaletsiz kalmaz kendi adaletini sağlar. Sibel ve
Gökhan'ın açlık direnişi "halka adaletsizliğe boyun eğmeyin, kendi
adaletinizi sağlayın" çağrısıdır.
30 gün boyunca onların açlığını yansıtmaya çalıştım.
Ziyarete gelenlere Sibel ve Gökhan'ın direnişini
sahiplenmenin önemini anlattım. Gelemeyenlere ben gittim. Anlattım dilim
döndüğünce.
Sibel ve Gökhan'ın bedenlerini açlığa yatırarak anlattığı
adaletsizliği ben de buradan 30 günlük açlığımla anlatmaya çalıştım.
Kurumlara gittim, basına gittim ancak milyonlarca insanı
adaletsizliğe mahkûm eden faşizme karşı yapılan direniş onların ilgisini
çekmedi. Yine gitmeye devam edeceğiz.
Halkın sorunuyla yine halk ilgilendi, sahiplendi.
Adaletsizliği adaletsizliğe uğrayanlar sonlandırır. Ancak adaletsiz bırakılan
halk adaletsizliğe son vereceği için halka daha fazla gidilmeli sonucu bu
30 günlük açlık grevinden çıkardığım derslerin en önemlisi.
Açlık grevim boyunca telefon eden, ziyaretime gelen, vakit ve
mesafe yüzünden gelemeyen herkesi Sibel ve Gökhan'ın direnişini sahiplenmeye
sürdürmeye onun sesini bulunduğumuz her yere taşımaya çağırıyorum.
Bunun için 1 Mayıs'ta birlikte olalım. Sibel ve Gökhan'ın sesini 1 Mayıs alanına
taşıyalım.
Zafer direnenlerindir!
Biz kazandık!
Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım yaşayacak!
Yaşasın ölüm orucu direnişimiz!
Yılmaz Aydın