Benim 6 ay boyunca yaşadığım işkenceyi sorgulamayan;
sorgulamayı bırakın, yaralarıma bile bakma gereği duymayan bir mahkeme benim en
doğal hakkım olan tedavimi engellemeye çalışmaktadır.
Benim işkence sonrası başlayan rahatsızlıklarım, hapishane
sürecindeki raporlarımda mevcut olduğu gibi; ev hapsindeyken de sürdürdüğüm tüm
tedavilerle ilgili teşhis ve tedavi raporlarımın mevcut olduğunu mahkeme de
biliyor.
Bir insanın hastalığıyla ve tedavisiyle ilgili belgeleri
mahkemeye sunmak zorunda bırakılması, hasta mahremiyetinin de açık bir
ihlalidir;
Bu durum; hakkımda verilen 2 ağır müebbet, ev hapsi ve
elektronik kelepçeyle kesintisiz olarak sürdürülen işkencenin boyutlandırılması
anlamına gelmektedir.
Sık sık tabutların çıktığı hapishanelerde ölüm sınırına
gelen yüzlerce tutsak varken, benim de ev hapsinde tedavim engellenerek ölüme
doğru yol almam isteniyor.
6 ay işkence, işkence sonucu bedenimde oluşan 898 yara
soruşturulmuyor ama tedavi olabilmem için tedaviye ilişkin belgeleri mahkemeye
sunmam dayatılıyor. Oysa tedavilerime ilişkin tüm bilgiler, resmi olarak
sistemde kayıtlıdır.
Fakat amaç bu değil. Amaç, 2018'de Lübnan'da kaçırılmamla
başlayan ve gizli bir işkencehanede 6 ay boyunca süren işkencenin üzerinin
tamamen kapatılması, bunu yaparken de bana işkencelerin en ağırının yaşatılmaya
çalışılmasıdır.
Buna asla sessiz kalmayacağım. Bu ülkede işkencenin olduğunu
nefesim yettiğince haykırmaya devam edeceğim. İşkence sokakta, gözaltında,
hapishanelerde, gizli işkence merkezlerinde devam ediyor!”
Ayten Öztürk’ün Ev Hapsi Kaldırılsın!
Tedavi Haktır Engellenemez!