Emeğimizi, alın terimizi, hakkımızı direnerek kazandık bu
kazanım tüm işçi sınıfına bir örnek ve güç katmıştır. Yasin Keskin’in direnişi
dayanışmanın ve sahiplenmenin örneği olmuştur.
Çankaya Belediyesinde güvenlik görevlisiyken İçişleri
bakanlığının “güvenlik soruşturması” adı altında güvenlik kartına el konularak
gasp edildi bu sürecin başlamasıyla geçici olarak Katı atık biriminde çalışmaya
başlayan Yasin Keskin’e içişleri bakanlığının gaspı burada son bulmamış ve
belediye ile birlikte işten atılması önünde karar verilmiştir.
Bu karar işçi
sınıfına ve halkımıza duyulan kinin bir örneğidir, sen demokratik hakkını
kullanırsan, Yüksel direnişine sahip çıkarsan, çıkarttığım KHK’lara karşı
çıkarsan seni de işten atar açlığa ve sefalete mahkum ederim demek
istemişlerdir. Yani tam anlamıyla bir sınıf kini ile karşı karşıya kalmıştır ve
işinden ekmeğinden edilmiştir.
Yasin Keskin İŞÇİ MECLİSİ ile başlattığı direnişi ilk önce
eşi ve çocuğuyla belediyenin önünde bir basın açıklamasıyla ilan ederek
dayatılan adaletsizliğe baş kaldırmış ve direnişi seçmiştir. Direniş tam 61 gün sürdü
her günü bir direniş her günü bir sınıf savaşıydı buna tahammül edemeyen patron
belediyeciliği ve AKP faşizminin polisi her gün direnişe saldırdı. Yasin
Keskin’i direnişte yalnızlaştırmaya tecrit etmeye çalıştı.
-
Destek verenleri yaka paça alandan
uzaklaştırmaya çalıştı.
-
Çekim yapan gazetecilere ve direniş dostlarına
saldırarak işkence yaptı işkence yaparak direnişi sahipsiz bırakmaya çalıştı.
-
Eşinin izin gününe dahi karıştılar direnen eşine
destek olmasını engellemişlerdir.
-
Yalnızlaştırma saldırıları sonrasında Yasin
Keskin her gün işkenceye maruz kaldı kan revan içinde bırakılarak direnme
kararlılığını kırmaya çalıştılar
-
Yasin Keskin’in giydiği direniş önlüğü kırmızı
üzerine sarı renkli olduğu için, terörize edilmek istendi. Önlüksüz eylem
yapabileceği söylendi ama tüm saldırılarına rağmen direnişin renklerini üstünde
taşımaya devam etti.
Direnme Kararlılığını
Yüksel’den Alan Yasin Keskin İşçi Meclisiyle Direnişini Büyüttü!
Onu Yüksel
direnişine destek vermesini bahane ederek işten atanlar direnmeyi ve direnmenin
onurunu orada öğrendiğini unutmuşlardı.
Yüksel direnişi dünya ya mal olmuş bir direniştir oradan geçen, oraya
destek veren herkes direnişin bir CAN SUYU olduğunu kavramıştır. Eğer faşizmin
bir saldırısı varsa orada direniş büyümeli, Yasin Keskin’de bu can suyundan
içerek direnmenin anlamını öğrenmiştir ve şimdi kazandığı zaferle direnmeyi
öğretiyor.
Üyesi olduğu sendika Genel-İş ona sahip çıkmamıştır onunla
birlikte direnmek yerine ona “hukuk yoluna başvurdun bekle” demekle yetinmiştir.
Ülkemizde Amerikan sendikacılığının geldiği nokta direnmeyi seçmek yerine
işçiyi pasifize ederek umutlarını kırmaya, hakkına sahip çıkmasına karşı
çıkıyor bunu açıkça yapıyor bunu yaparken beis görmüyor. Saldırılar sonrasında
sendika “mahkeme kararını bekle mahkeme seni haklı bulursa biz senin yerine
direneceğiz” diyor. Yani mahkeme haksız bulursa bir işçi, bir emekçi
adaletsizliğe uğramış sayılmayacak bir başka anlamıyla sen bizim gözümüzde de
suçlusun denilmiş olacak. Suçlu ilan edilmiş olması açlığa mahkum edilmesi reva
görülüyor.
Direnmenin
meşruluğunu unutan sarı sendikacılık Türkiye işçi sınıfının haklarını
savunabilir mi? CHP’nin arka bahçesi haline gelmiş bir sendikacılık anlayışı
işçinin ve emekçinin hakkını savunabilir mi? Elbette ki bunun
cevabı tek kelimeyle hayırdır. Ülke genelinde işçi ve emekçilerin
geldiği nokta bunu açıkça göstermektedir. Başta CHP belediyelerinde yapılan
Toplu İş Sözleşmesi yangından mal kaçırırcasına CHP’nin istediği gibi
geçirilmiştir işçi ve emekçi açlığa ve sefalete mahkum edilmiştir. Şişli
Belediyesinden atılan işçilerin direnişi 900 günü aşkındır devam ederken başta
sendika ve CHP görmezden gelerek işçilerin kazanmış olduğu davalara rağmen işe
geri almamıştır.
Onursuzluk ve ihanet
başta CHP ve Amerikan sendikacılığının temsilcisi olan DİSK Genel-İş’indir.
Başta 900 günü aşkındır direnen Şişli işçileri ve zafer kazanan Yasin Keskin
merhamet dilenmemişlerdir, aman dilenmemişleridir DİRENİŞİ SEÇMİŞTİR!
Yasin Keskin 61 günlük direnişinde kan revan işini ekmeğini
savundu ve kazandı.
Şişli işçileri 900 günü aşkındır direniyor ve direnişleri
kazanana kadar devam edecek bundan zerre kuşkumuz yok. Biz İŞÇİ MECLİSİ olarak
bu direnişlerin öncüsüyüz bu gücümüzü direnmenin meşruluğundan ve işçi
sınıfının tarihsel gücünden alıyoruz.
CHP ve Genel-İş’e sesleniyoruz; “Hiçbir korkuya benzemez
halkını satanın korkusu” der Nazım Hikmet. Siz işçi sınıfının
emeğini, ekmeğini ve geleceğini emperyalizme ve onun işbirlikçilerine sattınız
satmaya devam ediyorsunuz ama işçi sınıfı küçük büyük, uzun ve kısa
direnişlerle size ve sizi palazlandıran parasıyla satın alan Amerikan
sendikacılığına karşı direnmeyi yeniden öğrenecek ve bir gün sizden elbette
hesap soracak.
Çünkü işçi sınıfının öncüsü İŞÇİ MECLİSİ var. Nazım bir kez
daha cevap veriyor sizlere “Büyük insanlığın toprağında gölge yok, sokağında
fener, penceresinde cam, ama umudu var büyük insanlığın, umutsuz yaşanmıyor.”
Bu umudu ve inancı Yüksel direnişinden, Şişli direnişinden ve zafer kazanan
direnişlerimizden alarak büyütüyoruz umudu.
Tüm işçi sınıfına ve emekçi halkımıza Yasin Keskin’in 61
günlük direnişi sonucunda kazandığımız zaferi armağan ediyoruz. Bu direniş
sizindir! bu zafer sizindir! direniş dostlarına ve emekçilerine büyük
dayanışmalarından dolayı teşekkür ediyoruz.
Yaşasın Zafer Yaşasın
Direniş!
İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız!
İşçi Meclisi
11.06.2022