Emperyalist ülkeler kendi çıkarları söz konusu olunca, yıllardır dışarıya gösterdikleri, demokrasi ve insan hakları maskeleri bir bir yere düşüyor ve gerçek yüzleri ortaya çıkıyor.
Rusya'nın faşist Ukrayna hükümetine askeri harekat
düzenlemesinin ardından, İsveç ve Finlandiya’nın güvenlik kaygılarıyla NATO'ya
üye olmak istemesinin ardından, Türkiye’nin vetosu ile karşılaşması ve İsveç'in
NATO'ya üyeliği karşılığında; Türkiye'nin istediği aralarında devrimcilerinin de
olduğu 33 kişinin, iade edilmesi üzerine kurulan pazarlık hem İsveç'in gerçek
yüzünü hem de AKP Faşizminin saldırgan yüzünü bir kez daha ortaya serdi.
NATO Yoksul Halkların Kanlarıyla Beslenen Bir Örgüttür.
NATO içinde barındırdığı müttefikleriyle dünyanın birçok
ülkesinde yoksul haklarının kanını emen ve ülkeleri işgal eden bir terör
örgütüdür. Latin Amerika'dan Türkiye'ye, Afganistan'dan Suriye’ye kadar,
savaşların birincisi dereceden sorumlusudur. Irak'ta katledilen milyonlarca
insanın, Suriye'de yok edilen umutların sorumlusudur NATO.
Türkiye'nin İade Talebi Asla Kabul Edilemez
İsveç'in ve Finlandiya’nın NATO'ya üye olmasının
karşılığında Türkiye'nin koyduğu vetoyu kaldırmasının karşılığında istediği ve
aralarında devrimcilerinde olduğu 33 kişinin iadesi asla kabul edilmemelidir.
İltica hakkı kişinin bedensel ve zihinsel bütünlüğüyle ilgili temel bir haktır.
Uluslararası koruma ve devletlerin koruma resimleri insan haklarının dünyanın
her yerinde ve her koşulda bütün insanların korunması anlayışına dayanmaktadır.
Sığınmak bir lütuf değil haktır. İsveç'e veya Avrupa'nın herhangi bir ülkesine
sığınan devrimcileri İstenilen ülkelere iade etmek insan haklarına ve
demokrasiye aykırı bir durumdur. Bu nedenle İsveç ve Finlandiya bugüne kadar
dışarıya gösterdikleri İnsan hakları ve demokrasi padişahlığı fotoğraflarının
arkasına sığınıp devrimcileri iade etmesini kabul etmiyoruz. İsveç Sosyal
Demokrat Hükümeti, Türkiye ile yaptığı anlaşmasının altındaki gerçekleri
açıklamalıdır. Türkiye'ye kimi, hangi devrimciyi iade edeceklerini, ne söz
verdiklerini halkına açıklamalıdır.
İsveç ve Finlandiya Halkına Çağrımızdır; bu kana ortak
olmayın!
İsveç ve Finlandiya’nın NATO'ya üye olmasıyla birlikte,
bundan sonra olacak tüm savaşlara birinci derecen İsveç ve Finlandiya’da dahil
olacaktır. Dünyanın neresinde olursa olsun, o savaşlardan etkilenen masum
insanların ölümlerinde, savaşlardan dolayı evlerini terk etmelerinden dolayı
sizde sorumlu olacaksınız. Bu nedenle, İsveç ve Finlandiya halkı olarak;
NATO'ya hayır demeli ve bu mücadeleyi artırarak, saldıran bir terör örgütünün
dünyaya hakim olmasına karşı çıkmalısınız. NATO üyeliği size koruma zırhı değil
ancak yoksul halkların kanlarının ellerinize bulaşmasını sağlar. Bu nedenle
NATO'ya hayır sesini daha yükseğe çıkartmaya ve devrimci mücadeleye katılmaya
çağırıyoruz.
Mücadeleyi Büyütelim
Yaşadığımız bu süreçte halkların tek çıkar yolu birlikte
Emperyalizme karşı mücadele etmektir. NATO'nun saldırganlığını yüzüne vurmak,
suçlarına ortak olmamak ve Devrimciler üzerinde bir kılıç gibi sallanmak
istenen iade anlaşmalarını yok etmek, ancak devrimci bir mücadele içinde yok
edilebilir. Emperyalist ülkeler mücadele eden devrimcilere her zaman saldırmaya
devam etmiş ve direnen devrimciler, aynı Özgül Emre'nin bedenini açlığa
yatırmasından sonra kazandığı büyük bir zaferle taçlandırılabilir. Emperyalizmin
kanlı maşası NATO aracılığıyla saldırganlık "meşrulaştırılmaya*
çalışılıyor. Bu emperyalist zulme ve sömürgeci talana karşı durmak yeryüzünün
efendilerinin çizdiği kadere HAYIR demek için İsveç ve Finlandiya’da bulunan
tüm yurtsever, demokrat ve sosyalistleri ve İsveç ile Finlandiya halkını göreve
çağırıyoruz.
İsveç Halk Cephesi
30 Haziran 2022