15 Temmuz Cuma günü saat 16.00 itibaren Viyana'nın Stephansplatz'daki dom kilisesinin önünde Ölüm Orucu direnişinin sesi olmak için miting düzenlendi.
Mitingte, Siyasi Tutuklulara
Özgürlük İnisiyatifi yaptığı açılış konuşmasında direniş sürecini anlattı. Hem
Sibel ve Gökhan'ın seslerini duyurmak hem Avusturya devletinin Türkiye'deki
tutsaklara yönelik işlenen suçlara ortak olmaması gerektiğini anlatıldı.
Sonra artarda mitinge katılan
sanatçılar sahne alarak güzel şarkılarıyla dayanışmalarını ifade ettiler.
Mayas adli sanatçı Filistin
türküleriyle hem mitinge gelen insanları hem Arap turistlerin yüreğine dokundu.
Venezüela müzisyen Jairo Morales ise Latin Amerika'nın devrimci ve halk
türkülerini Sibel ve Gökhan için söyleyerek, ayrıca Grup Yorum'a Özgürlük
çağrısı yaptı. Erwin & Klaus isimli Avusturyalı müzisyenleri gitar ve
akkordeon eşliğinde adaletsiz düzeni eleştiren türküleriyle yer aldılar.
Son olarak Grup Yorum türküsü
Güleycan'i Venezüela sanatçısı Jairo Morales ile birlikte seslendirildi ve
eyleme katılanlarla birlikte koro şeklinde Gel ki Şafaklar Tutuşsun söylendi.
Sahnede ara ara dayanışma
mesajları okunarak eylemin amacı anlatıldı. Avusturyalı antifaşist Kızıl Bayrak
dergisinden bir temsilcisi konuşmasında Sibel ve Gökhan'ın bugün emperyalizme
ve faşizme karşı mücadelede milyonları temsil ettiği ifade etti ve talepleri
derhal kabul edilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye iktidarının emekçi halkına
ve tutsaklara yönelik politikasına değinirken, Avusturya devletinin de Türkiye
ile olan işbirliğini eleştirdi. Ardından Milletvekili Ewa Dziedzic'in
gönderdiği destek mesajı da okundu.
Mitingin sonunda Gökhan Yıldırım’ın
Abisi Erkan Yıldırım’la canlı telefon bağlantısı kuruldu. Yıldırım
konuşmasında; Gökhan'ın burada yapılan eylemden haberdar olduğunu ve herkese
yürekten Selamlarını ilettiğini söyleyerek başladı. Sağlık durumu oldukça
kötüye gittiğini ifade ederek, ayak ve ellerinde morlukların oluştuğu, şiddetli
kemik ağrıların olduğu ve 20 kiloyu kaybederek 44 kiloya düştüğünü anlattı.
İspatlanmamış, tek bir yalan
iftira üzerine tutuklanan ve 46 yıl hapis cezası verilen Gökhan'ın yozlaşmaya
karşı mücadele ettiği ve bu politikayı teşhir ettiği için bu cezanın
verildiğini ifade etti.
Uyuşturucu ticaretinin büyük
ölçüde devletin elinde olduğu için uyuşturucu çetelerine kimse karışmazken,
Gökhan gibi bu politikaya karşı mücadele eden devrimcilerin on yıllarca hapis
cezalarına çarptırıldığı anlatıldı. Son olarak Gökhan ve Sibel'in yaşaması için
bir an önce harekete geçmesi gerektiği, irili ufak her türlü eylem önemli
olduğunu, bunun Adalet Bakanlığına mektup yazarak ya da kaldıkları hapishaneyi
arayarak taleplerin karşılanması gerektiğini söyleyerek de olabileceğini
vurguladı. Erkan Yıldırım eyleme katılan herkese teşekkür ederek Selamladı.
Konuşması sırasında “Sibel Balaç
-Gökhan Yıldırım Onurumuzdur”, “Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz” sloganları
atıldı.
Ardından, Sibel ve Gökhan'ın
taleplerini yazan ve resimleri bulunan pankartın asıldı miting aracının
arkasından Stephansplatz'tan Dışişleri Bakanlığına yürüyüş yapıldı.
Yol boyunca Grup Yorum'dan ve
enternasyonal marşlar çalındı. Sibel ve Gökhan'ı anlatan kısa konuşmaların
arasında sık sık “Sibel Balaç-Gökhan Yıldırım Onurumuzdur”, “Yaşasın
Enternasyonal Dayanışma”, “Tüm Siyasi Tutsaklara Özgürlük” sloganları atıldı.
Dışişleri Bakanlığı önünde Bakan
Alexander Schallenberg'e teslim edileceği yazılı çağrı mektup okundu, ardından
katılan sanatçılar bir kaç türkü daha söylediler.
Eylemin sonunda direnişçilerin
avukatı olan Seda Şaraldı ile canlı telefon bağlantısı kuruldu. Yaptığı
konuşmada Türkiye'de adil yargılamanın çoktan ortadan kaldırıldığı, Sibel ve
Gökhan gibi onlarca kişi tek bir kişinin iftiraları ve ortada olmayan dijital
materyeller ile onyıllarca hapis cezalar alıyorlar. Söz konusu devrimciler ve
sosyalistler olunca hiç bir delil olmadan mahkemeler cezaları onaylıyor dedi.
Ayrıca 2020 yılında sırf adil bir yargılama istedikleri için talepleri
karşılanmayarak hayatını kaybeden meslektaşı Ebru Timtik, Grup Yorum üyeleri
Helin Bölek ve İbrahim Gökçek ile Mustafa Koçak'ı hatırlattı.
Şaraldı, adil yargılanma talebi
dışında başta Ali Osman Köse olmak üzere Türkiye'de bulunan binlerce hasta
tutsakların serbest bırakılması için mücadele eden Sibel Balaç ve Gökhan
Yıldırım'a acilen sahiplenme çağrısında bulundu. Eyleme katılanlara Sibel ve
Gökhan adına teşekkür etti.
Mitingin olduğu 15 Temmuz Cuma
sabahı Avusturya Basın Ajansı'nda (APA) Yeşiller Partisi milletvekili, İnsan
Hakları ve Dış İlişkiler sözcüsü Ewa Dziedzic'in Sibel ve Gökhan için yaptığı
açıklama yayınlanarak yürüyüş anons edildi. Miting boyunca direnişi anlatan hem
Türkiye hem Avusturya devletine yönelik talepleri ve mektup yazmak için Adalet
Bakanlığı, T.C. Büyükelçiliği ve Avusturya Dışişleri Bakanlığının mail
adreslerin yazılı olduğu bildiriler dağıtıldı.
Yaklaşık 50 kişinin katıldığı
eylem için ayrıca Sibel ve Gökhan'ın resmi bulunan Almanca ve İngilizce yazılı
tişörtler giyildi.
Eylem Dışişleri Bakanlığın önünde
saat 19.30.'da sona erdi.
Yeşiller Dış Politika, İnsan Hakları, Göç ve LGBTIQ+ Sözcüsü
Ewa Ernst-Dziedzic'in açıklaması
Türkiye
Cumhurbaşkanı Erdoğan, jeopolitik düzeyde bir kez daha ön saflarda yer aldı.
Avusturya da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanından politikacılar, Türkiye'nin
Ukrayna savaşında arabuluculuk yapabileceğini, gaz için alternatif bir geçiş
ülkesi olarak hizmet edebileceğini veya Avrupa için göç bekçiliğini oynamaya
devam edeceğini umdukları için tekrar saygılarını sunuyorlar.
Bu nedenle,
dünyanın Türkiye'de devam eden insan hakları ihlallerine, hukukun üstünlüğünün
sürekli olarak ortadan kaldırılmasına, azınlıkların, muhalif figürlerin ve
özgür basının baskısına karşı bir gözünün kör olması tehlikesi vardır. Bugün
tam olarak buna karşı koymak için burada duruyorsunuz ve bunun için teşekkür
ederim.
Ankara'daki
otoriter rejime dünyanın -haksız bir düzmece davada uzun hapis cezalarına
çarptırılan ve son çare olarak
gördükleri için açlık grevine başlayan Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım
örneğindeki gibi- Türkiye'deki haksız yere hapsedilen insanların akıbetini
önemsediğini göstermek için siyasi savunuculuk yapmak ama hepsinden önemlisi
sivil toplumdan gelen baskı gerekiyor.
Bugün Türk
yargısının bu iki mağduruna bir işaret vermek için buradasınız: Mücadelenizde
sizi yalnız bırakmayacağız!
Sibel ve Gökhan'ın sesi Avusturya Basın
Ajansında duyuruldu:
(15 Temmuz 2022)
Ernst-Dziedzic: Türkiye'deki insan hakları
durumu tartışmada kalmalı..
Yeşiller siyasi tutuklular Sibel Balaç ve
Gökhan Yıldırım'ın akıbetinden endişeli
Viyana (OTS) - "Türkiye Cumhurbaşkanı
Erdoğan, sahip olduğu jeopolitik yumruklar nedeniyle kendisini uluslararası
alanda ön plana çıkarmış olsa da, şu anda onun baskıcı rejimi altında kaç
kişinin acı çektiğini unutmamalıyız.
Yeşiller'in dış-politik ve insan hakları
sözcüsü, bir zamanlar boyun eğdirilen azınlıkların yanı sıra binlerce muhalefet
üyesi şu anda Türk cezaevlerinde bulunuyor - çünkü tek yaptıkları her insanın
vazgeçilemez bir hakkıyı kullanmak istediler: fikrini özgürce ifade etmek,
diyor Yeşiller'in dış politika ve insan hakları sözcüsü, Ewa Ernst Dziedzic,
birçok devletin Türkiye'de mevcut siyasi yakınlaşmasının ışığında.
Örnek olarak, gerçek bir delil sunulmadan
ve gizli tanıkların ifadelerine dayanarak uzun hapis cezasına çarptırılan iki
siyasi tutuklu Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım'ı veriyor. Her iki tutuklu da
kendi kaderlerine ve genel olarak Türkiye'deki çoğu zaman anlaşılmaz adalet
yönetimine dikkat çekmek için şu anda açlık grevinde.
Onları destekleyen bugün saat 16.00'da Stephansplatz'dan Ballhausplatz'a hareket eden bir dayanışma mitingi yapılacak.
Sayın Alexander Schallenberg
Türkiye'de haksız bir düzmece yargılama sonucunda delilsiz olarak tutuklanan ve
uzun hapis cezalarına çarptırılan iki siyasi tutuklu Sibel Balaç ve Gökhan
Yıldırım, 200 günden fazla Ölüm orucu/açlık grevinde bulunmaktadır.
Temel talepleri, adil yargılamanin sağlanması, ve bu doğrultuda ispatlanmamış
yalan beyanları ağır hapis cezaları için delil olarak kullanılan gizli
tanıkların kaldırılması ve ağır hasta tutukluların serbest bırakılması.
Bilindiği üzere Türkiye hapishaneleri muhaliflerle, hükümeti eleştirenlerle,
hatta onlarca avukatla, protesto müzik grubu olan Grup Yorum sanatçılarla,
eleştirel gazetecilerle, sol görüşlü Kürt milletvekilleri ve iktidar
politikasına uygun davranmayan insanlarla doludur. Ve yüzlercesi adil
yargılanmadan yoksun bırakarak hapse atıldı.
Hukuk devleti kurallarına aykırı olarak hapsedilen ve hüküm giyen iki tutsak
bugün yeniden yaşam mücadelesi veriyor.
200 günden fazla bir süredir adil yargılanma ve ağır hasta tutukluların serbest
bırakılması için açlık grevinde olan ve sorumlular tarafından halen görmezden
gelinen Gökhan Yıldırım sadece 42 kilo, Sibel Balaç şimdiden 30 kilo vermiş ve
52 kilo.
Her ikisi de kemiklerde ve sinir uçlarında şiddetli ağrıdan yakınır, doku ölümü
çoktan gerçekleşmiştir ve haklı talepleri kısa sürede karşılanmazsa hayatta
kalamazlar.
Türkiye'deki adalet sisteminin hukuken katledilmesinin bir kez daha fiili
cinayete dönüşmemesi için, Avusturya Dışişleri Bakanlığı'nı bir açıklama
yapmaya ve dış politika etkisini Türkiye'ye ve uluslararası kuruluşlara
göstermeye çağırıyoruz.
Türk hükümetini, Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım'ın meşru taleplerini bir an
önce tanımaya ve bunları bir an önce hayata geçirmek için gerekli tüm adımları
atmaya çağırıyoruz.
Daha 2020 yılında aralarında avukat ve müzisyenlerin de bulunduğu 4 kişinin
adil yargılanma talebiyle direnişte hayatını kaybettiğini hatırlatmak isteriz.
O sırada Dışişleri Bakanı olarak görevinizde, bu konuda size yöneltilen bir
soruyu yanıtlamıştınız (2742/J 1 of 3, 8 Temmuz 2020 (XXVII.GP):
"Ebru Timtik Hanım'ın 238 günlük açlık grevinin ardından 27 Ağustos
2020'de vefat ettiği haberi beni derinden üzdü. Etkilenenler öncelikle adil yargılanma
talep ediyor. Avusturya bu talebi desteklemektedir. Özellikle ceza hukuku ve
terörle mücadele mevzuatı alanındaki muğlak ve geniş yorumlanabilir hükümlere
ek olarak, yargıdaki siyasi etki Türkiye'de büyük bir sorun olmaya devam
ediyor. AB'nin Türkiye ile ilişkilerinin temel taşları olan hukukun üstünlüğü
ve temel özgürlükler konusunda Türkiye'nin acilen somut ilerleme göstermesi
gerekiyor..."
Bu nedenle size acil çağrımız: Lütfen o günler söylediklerinizi hatırlayın ve
Türkiye'de yeniden haksız yere hapsedilen insan hakları savunucuların adalet
uğruna açlık grevinde ölmemesi için, Türkiye makamlarına hitaben bir kez daha
dile getirmenizi istiyoruz.